Bilinen tarihi geçmişi en az 4000 yıl öncesine dayanan Trabzon, konumu itibariyle tarihin bütün evrelerinde tüm dünyanın ilgisini çekmiş ender kentlerden biridir. Coğrafi önemi ve tam bir geçiş noktasında bulunması nedeniyle Trabzon; tarihi boyunca birçok medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır. Ticari ve idari merkez olarak Trabzon'da yüzyılların ötesinden bu yana kurulu bulunan eğitim -kültür -ticaret merkezlerinin varlığı kentin etrafıyla birlikte canlı ve süregelen bir kültürel birikime sahip olmasını sağlamıştır. Dolayısıyla Trabzon kültür varlıkları bakımından zengin bir şehirdir. Günümüzde bu kültür varlıkları yerli ve yabancı birçok turistin uğrak yerleri arasındadır.
Sümela Manastırı
İlimiz Maçka İlçesinin Altındere Köyü sınırları içinde, Altındere Vadisi’ne hakim Karadağ’ın eteklerinde sarp bir kayalık üzerine kurulmuş olan Sumela Manastırı, halk arasında “Meryem Ana” adı ile anılır. Vadiden yaklaşık 300 metre yükseklikte bulunan yapı, bu konumuyla manastırların şehir dışında, ormanlarda, mağara ve su kenarlarında kurulma geleneğini sürdürmüştür. Meryem Ana adına kurulan manastırın “Sumela” adını “siyah” anlamına gelen “melas” sözcüğünden aldığı söylenmektedir. Bu ismin manastırın kurulduğu koyu renkli Karadağlar’ dan geldiği düşünülmekte ise de, Sumela kelimesi buradaki Meryem tasvirinin siyah rengine bağlanabilmektedir. Rivayete göre; Bizans İmparatoru I. Theodosius zamanında (375-395) Atina’dan gelen Barnabas ve Sophranios isimli iki rahip tarafından kurulmuş olan manastır, 6.yüzyılda İmparator Justinianus’un manastırın onarılarak genişletilmesini istemesi üzerine Generallerinden Belisarios tarafından tamir edilmiştir. Sumela Manastırı’nın şimdiki durumuyla varlığını 13.yüzyıldan itibaren sürdürdüğü bilinmektedir. 1204 tarihinde kurulan Trabzon Komnenosları Prensliği’nden III.Alexios (1349-1390) zamanında manastırın önemi artmış ve fermanlarla gelir sağlanmıştır. III.Alexios’un oğlu III.Manuel ve sonraki prensler döneminde de Sumela yeni fermanlarla zenginleştirilmiştir. Doğu Karadeniz kıyılarının Türk egemenliğine girmesini takiben Osmanlı Padişahları pek çok manastırda olduğu gibi Sumela’nın da haklarını korumuşlar, bazı imtiyazlar vermişlerdir. Sumela Manastırı’nın 18. yüzyılda bir çok bölümü yenilenmiş, bazı duvarlar fresklerle süslenmiştir. 19. yüzyılda büyük binaların ilave edilmesiyle manastır muhteşem bir görünüm kazanmış, en zengin ve parlak dönemini yaşamıştır. Bu dönemde son şeklini alan manastır pek çok yabancı seyyahın ziyaret ettiği, yazılarına konu edilen bir yer haline gelmiştir. Trabzon’un 1916-1918 yılları arasındaki Rus işgali sırasında manastıra el konulmuş, 1923'den sonra tamamıyla boşaltılmıştır. Sumela Manastırı’nın başlıca bölümleri; Ana kaya kilisesi, birkaç şapel, mutfak, öğrenci odaları, misafirhane, kütüphane ile kutsal ayazma’dır. Bu yapılar topluluğu oldukça geniş bir alan üzerine inşa edilmiştir. Manastırın girişinde su getirdiği anlaşılan büyük su kemeri yamaca yaslanmış durumdadır. Çok gözlü olan bu kemerin bugün büyük bölümü yıkılmıştır. Dar uzun bir merdivenle manastırın ana girişine ulaşılmaktadır. Giriş kapısının yanında muhafız odaları bulunmaktadır. Buradan bir merdivenle iç avluya inilmektedir. Solda, manastırın esasını teşkil eden ve kilise haline getirilen mağaranın önünde çeşitli manastır binaları bulunmaktadır. Sağ tarafta kütüphane yer almaktadır. Yine sağda yamacın ön yüzünü kaplayan büyük balkonlu bölüm keşiş odaları ve misafir odaları olarak kullanılmıştır ve 1860 yılına tarihlenmektedir. Avlunun etrafındaki binalarda odalardaki dolapları, hücreleri, ocakları ile Türk sanatının etkileri de görülmektedir. Manastırın ana ünitesini meydana getiren kaya kilisesinin ve ona bitişik şapelin iç ve dış duvarları fresklerle donatılmıştır. Kaya kilisesinin içinde avluya bakan duvarda III. Alexios dönemine ait fresklerin varlığı tespit edilmiştir. Şapeldeki freskler ise 18. yüzyılın başlarına tarihlenmektedir ve üç ayrı devirde yapılan üç tabaka görülmektedir. En alt tabakanın freskleri daha üstün niteliktedir. Sumela Manastırı’nda yer yer sökülerek alınmış olan ve oldukça harap bir görünüm taşıyan fresklerde işlenen başlıca konular İncil’den alınmış sahneler, Hz. İsa ve Meryem Ana’nın hayatı ile ilgili tasvirlerdir.
Vezalon (Yahya) Manastırı
İlimiz Maçka ilçesi Kiremitli Köyü’nün 7 km batısında çam ormanları içerisinde bulunur. Bu manastırda da bir mağara ve ayazma vardır. İlk manastır mağaranın önünde kurulmuştur. Bugün ayakta kalan mağaranın önündeki kilise ve keşiş odaları, 19.yüzyıla aittir. Kompleksin 9 km kuzeyindeki şapel 15.yüzyıla tarihlenmekte ve içerisinde değerli freskler bulunmaktadır. Kuştul - Hızır İlyas Manastırı ( Gregorius Peristera) İlimiz Maçka ilçesi Şimşirli Köyü yakınlarında 8. yüzyılın ortalarında kurulmuş ve daha sonra gelişmiştir. Peristera adıyla anılır. Günümüze ancak manastırın temelleri ulaşabilmiştir. Kaymaklı Manastırı İlimiz merkez ilçe sınırları içerisinde Boztepe'nin Değirmendere vadisine bakan yakasında kurulmuştur. 1424 yılında inşa edilmiştir. Yapılar topluluğu dikdörtgen alan içerisinde, ortada tek apsisli kilise, kuzey batıda çan kulesi, güney doğuda ise küçük bir şapel ve manastır hücrelerinden oluşmaktadır. Manastır yapıları birçok defa onarım görmüştür. En eski kısım kilisenin beşgen apsis bölümüdür. Kilise içerisindeki freskler 18. yüzyıla tarihlenmektedir.
Kızlar (Panagia Theokephastros) Manastırı
İlimiz merkez ilçe sınırları içerisinde Boztepe’ nin yamacında şehre hakim bir mevkide kurulmuştur. İki teras üzerine inşaa edilen manastır kompleksi yüksek bir koruma duvarı ile çevrilmiştir. Manastır III. Alexios zamanında (1349-1390) kurulmuş birkaç defa onarılmış son şeklini 19. yüzyılda almıştır. İlk olarak güneyde içinde kutsal su bulunan kaya kilisesi ve onun girişindeki şapel ve birkaç hücreden ibarettir. Kaya kilisesinin içerisinde kitabeler ve Alexios III karısı Theodora ve annesi Eirene’ nın portreleri yer almaktadır.
Kızlar Manastırı(Panagıa Keramesta)
Bu manastır, İlimiz Maçka ilçesi Kiremitli Köyü vadisi üzerinde yer almaktadır. Yerin isminin manası şimdiye kadar anlaşılamamıştır. Buraya ilk kez kimlerin geldiğini belirten bir kitabe yoktur. Sumela veya Vazelon manastırlarının bir minyatürü olan bu yapı, kutsal bir mağara ile tamamlanır. Günümüze kadar gelen taş bölümler, bu manastırın Ortaçağ’da yapılmış olduğu hissini uyandırıyorsa da, yapı 1858 yılında inşa edilmiştir.
Trabzon Kalesi
Trabzon il merkezinde, şehrin en yüksek kesimindeki kale, Trabzon’da günümüze en iyi durumda ulaşabilen eserlerin başında gelmektedir. Deniz kıyısından başlayarak şehrin arkasındaki tepelere kadar uzanan Trabzon kalesi, Bizans Çağı’na ait eski temeller üzerinde yükselmiştir. Yukarı Hisar, Orta Hisar ve Aşağı Hisar olmak üzere üç ayrı bölümden meydana gelen kale, eski anıtlardan toplanan taşlardan yapılmıştır. Ne var ki yüzyılımızın başlarında aynı kalenin taşları bu kez yeni binaların yapımında kullanılmıştır. Yukarı Hisar’ın 300 m. Kuzeyindeki tiyatrodan ise hiçbir kalıntı günümüze ulaşamamıştır.
Atatürk Köşkü
Köşk, 19. yüzyıl başlarında Trabzon’a hâkim Soğuksu Sırtlarında Konstantin Kabayanidis tarafından yazlık olarak yaptırılmıştır. Avrupa ve Batı Rönesans mimarisinin etkilerini taşıyan binada büyük ve gösterişli Avrupa simgeleri kullanılmıştır. Bununla birlikte Köşkün dış cephesinde taş işçiliği kullanılmış olup, bahçesi çam ağaçlarıyla çevrilidir. İç cephede tuğla kullanılmış merdivenler ahşap ve korkulukludur. Katlarda karo kullanılmış ve tavanlar ampir tarzda alçı süslemelidir. Su ve ısı tesisatı ise zamanın ileri teknolojisiyle döşenmiştir. Giriş katında oturma odası, dinlenme odası, yemek odası ve misafir odası bulunmaktadır. Birinci katta çalışma odası, büyük yatak odası, bekleme odası ve toplantı odası vardır. İkinci katta ise iki küçük oda mevcuttur. Atatürk Eylül 1924 tarihinde Trabzon’a ilk ziyaretini gerçekleştirdi. 15 Eylül’de Trabzon Belediyesine ve 3. Genel Müfettişliği ziyaretlerinden sonra Soğuksu’ya gezi amaçlı götürülmüş ve burada dinlenmek için durmuştur. Atatürk ikinci kez Kasım 1930’da Trabzon’u tekrar onurlandırdığında Köşk’te ağırlanmış ve çok memnun kalmıştır. Haziran 1937’de kendisi için düzenlenen Köşkte iki gece kalmış ve 11 Haziran gecesi bu Köşk’te bütün mal varlığını, canından çok sevdiği Türk Ulusuna armağan etme kararı almış ve mal varlığının bir listesini hazırlayarak gereğinin yapılması için Başbakan’ a göndermiştir. Atatürk Trabzon’daki Köşk’ ten mal varlığını milletine adarken şöyle diyordu: “İnsanın serveti manevi kişiliğinde olmalıdır. Mal ve mülk bana ağırlık veriyor. Bunları milletime vermekten ferahlık duyuyorum.”Bilinmeyen bir sebepten dolayı Soğuksu’daki Köşk Türk Ulusuna armağan edilen mal varlığı listesinde yoktu ve ölümünden sonra kız kardeşi Makbule BOYSAN’ a kaldı.1942 yılında Köşk Makbule BOYSAN’ dan satın alınarak aynı yıl müze olarak hizmete açıldı. Atatürk Köşkü Trabzon’a gelen ziyaretçilerin çoğunluğu tarafından ziyaret edilen tarihi bir mekândır.
Trabzon Müzesi
Trabzon müzesi olarak düzenlenen konak zeytinlik caddesinde 1900’lü (1889-1913) yılların başlarında banker Kostaki Thopylaktos tarafından büyük programlı konut olarak yaptırılmıştır. Konağın mimarlarının ismi tespit edilememiştir. Ancak mimarlarının İtalyan olduğu belirlenen yapıda kullanılan birçok malzemenin de İtalya’dan getirildiği bilinmektedir. Kostaki Teopylaktos 1917 yılında iflas edince bu yapıyla birlikte bütün mal varlığına haciz konulmuş ve konak Nemlioğlu ailesi tarafından satın alınmıştır. Trabzon Valisi Ali Galip Bey zamanında 1927-1931 yıllarında 25.000 TL bedelle kamulaştırılarak, 1927-1931 yılları arasında Hükümet Konağı, 1931-1937 yılları arasında Genel Müfettişlik Binası olarak kullanılmıştır. 1937 yılında Milli Eğitim Bakanlığına tahsis edilen yapı, 50 yıl Kız Meslek Lisesi olarak hizmet vermiş, 1987 yılında müze olarak düzenlenmek üzere Kültür Bakanlığı’na tahsis yapılmıştır. Ülkemizin sayılı Sivil mimarlık örnekleri arasında yer alan konağın bodrum katı hariç diğer kat duvarları tamamen kalem işi bezelidir. 1988-2001 yılları arasında Kültür Bakanlığınca restorasyonu tamamlanan Konak 22 Nisan 2001 tarihinde Trabzon Müzesi olarak ziyarete açılmıştır. Konağın bodrum katı; Arkeolojik Eserler Seksiyonu, zemin katı; Konak Teşhiri, birinci katı; Etnoğrafik Eserler Seksiyonu ve asma katı İdari Bölüm olarak düzenlenmiştir.
Ayasofya Müzesi
Günümüzde müze olarak kullanılmakta olan Trabzon Ayasofya Kilisesi, Trabzon İmparatorluğu krallarından 1. Manuel Komnenos zamanında (1238-1263) inşa edilmiştir. İngiliz seyyah ve araştırmacı G. Finlay tarafından 1427 yılına tarihlenen Çan Kulesi kilisesinin batısında yer almaktadır. Fatih Sultan Mehmet’in Trabzon’u fethini takiben yapı, camiye çevrilmiş ve vakıf eser olmuştur. Ayasofya, yüzyıllar boyunca şehri ziyarete gelen seyyah ve araştırmacıların ilgisini çekmiştir. Trabzon üzerine anlattıkları ile ünlü Evliya Çelebi (1648), Pitton Tournefort (1701), Hamilton (1836), Texier (18649), Trabzon Şakir Şevket (1878) ve Lynch (1893) yapıya önem veren kişiler arasındadır. 1868 yılında harap durumda olan caminin Bursalı Rıza Efendi’nin teşvikleriyle yeni baştan onarıldığı bilinmektedir. Geç Bizans kiliselerinin güzel bir örneği olan yapı, kare-haç planlıdır ve yüksek bir merkezi kubbeye sahiptir. Nartex denilen giriş holüne sahip olan bina üç neflidir. Neflerden ortadaki beş köşeli, yanlardakiler ise yuvarlak bir apsisle son bulmaktadır. Nartex’in üzerinde şapel vardır. Yapının kuzey, batı ve güneyinde üç revaklı giriş bulunmaktadır. Kubbe ve kasnağı oniki köşelidir. Kubbe mono blok dört mermer sütun, kemerler ve pandantiflerle taşınmaktadır. Yapı ana kubbenin etrafında değişik tonozlarla örtülmüş, çatı farklı yükseklikler verilerek kiremitle kaplanmıştır. Üstün bir işçiliğin görüldüğü taş plastiklerde Hıristiyan sanatının yanı sıra Selçuklu Dönemi İslam sanatının da etkileri görülmektedir. Kuzey ve batıdaki revak cephelerinde görülen geometrik geçmeli bezemeleri içeren madalyonlarla, batı cephesinde görülen mukarnaslı nişler Selçuklu taş işlemelerindeki özellikleri taşımaktadır. Binanın en görkemli cephesi güneyidir. Burada Adem’le Havva’nın yaratılışı kabartma olarak bir friz halinde anlatılmıştır. Güney cephedeki kemerin kilit taşı üzerinde Trabzon’da 257 yıl hüküm süren Komnenosların sembolü olan tek başlı kartal motifi bulunmaktadır. Benzer bir kartal tasviri ana apsisin dışında doğu tarafta yer alır. Bu cephede, kentavr grifon gibi karışık varlıklar, güvercinler, merkezlerinde yıldız ve hilal bulunan kare panolar, içleri bitkisel motifli madalyonlar yer almaktadır. Yapının ana kubbesinin altına rastlayan kısmında opus-sectile tarzında çok renkli mermerden yapılmış bir yer mozaiği bulunmaktadır. Ayasofya’nın süslemelerinin önemli bölümünü meydana getiren fresklerde İncil’den alınmış konular canlandırılmıştır. Kubbede ana tasvir Hz. İsa’nın tanrısal yönünü aksettiren Pantacrator İsa’dır. Bunun altında bir kitabe kuşağı, daha altta ise melekler frizi bulunur. Pencere aralarında on iki havari tasvir edilmiştir. Pandantiflerde değişik kompozisyonlar yer almaktadır. İsa’nın doğumu, vaftizi, çarmıha gerilişi, kıyamet günü gibi sahneler betimlenmiştir. Binanın arka kemerleri üzerindeki dairesel madalyonlarda portrelere yer verilmiştir. Yapının tonozlarında da İncil’ den alınmış dini sahneler canlandırılmıştır. I. Dünya Savaşı yıllarında sırasıyla depo, hastane daha sonraları yine cami olarak kullanılmıştır. 1958-1962 yılları arasında Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Edinburg Üniversitesinin işbirliği ile restore edilerek 1964 yılından sonra müze olarak ziyarete açılmıştır.
Cevdet Sunay Müzesi
İlimiz Çaykara İlçesine 21 km. uzaklıkta bulunan, Çaykara Sultan Murat yolu üzerindeki Ataköy beldesindedir. 1900 yılında Ataköy’de doğan, Genelkurmay Başkanlığı, Türkiye Cumhuriyeti’nin 5. Cumhurbaşkanlığı ve Kontenjan Senatörlüğü yaptıktan sonra 1982 yılında ölen ilimizin yetiştirdiği devlet adamı Cevdet Sunay’ın doğduğu ev, restore edilerek 2001 yılında Cevdet Sunay Evi-Müzesi olarak ziyarete açılmıştır.
Trabzonspor Müzesi
İlimiz merkezi Maraş Caddesi Halkevi Sokaktaki Sadri Şener Sosyal Tesisleri Binasının 2. katında yer almaktadır. Trabzon’un özgün tarihi eserlerinden biri olan binadaki müze, barındırdığı kupalarla Türk futbol tarihinde önemli bir yere sahip olmasının yanında Cumhuriyet Dönemi Trabzonspor tarihinin de belleği konumundadır. Müzede en ilginç kupa ise 1958 yılında Türkiye Amatör Futbol Şampiyonası’nda Trabzon İdmanocağı’nın kazandığı yarım kupadır. Futbol Federasyonu tarafından 1958 yılında düzenlenen Türkiye Şampiyonası Finallerinde Ankara Havagücü takımı ile Trabzon İdmanocağı takımlarının puanlarının ve averajlarının aynı olması ve her iki takımın da ayrı bir maç yapmayı kabul etmemeleri üzerine Futbol Federasyonu iki takımı da şampiyon ilan etti ve kupa ortadan ikiye bölünerek her iki takımada yarımşar olarak verildi. Şimdi kupanın yarısı Trabzonspor Müzesi’nde, diğer yarısı ise Ankara Havagücü Müzesi’ndedir.
Memişoğlu Konağı
İlimiz Sürmene ilçesinin 4 km doğusunda Balıklı mevkiinde yer alır. İki katlı kademeli cepheli büyük bölümü taştan inşa edilmiş geniş saçaklı bir yapıdır. Bölgemizde taş ve özellikle ahşap işçiliği ile ünlüdür. Kapı kanatları ve tavanlar ahşap işçiliğinin en mükemmel örneklerini sergiler. 18 yy.da yapıldığı sanılan binanın üst katındaki batı odasının ortasında bir mil etrafında dönebilen bir parça vardır ki: bu vantilatör ve rüzgârgülü vazifesini görmektedir. Tavanın bu özelliğinden dolayı konağa halk arasında ''Döner tavanlı konak ''ismi verilmiştir.
Nemlizade Konağı
İlimiz merkezi Gazipaşa mahallesinde yer alan eser geniş bir alana yerleştirilmiş dört katlı kargir bir yapıdır. Konak haremlik ve selamlık bölümlerinden oluşmakta idi. Zemin kat ve odalarında Kütahya çinilerinin en güzel örnekleri panolar şeklinde sergilenmiştir. 1945-1963 yılları arası bina tekel bürosu olmuş, 1963-1979 yılları arasında Fatih Eğitim Enstitüsü yapılmış,17 Eylül 1979 tarihinden itibaren Trabzon İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi olarak kullanılmış halen eski Kız Meslek Lisesinin Kültür Bakanlığına devrinden sonra Olgunlaşma Enstitüsü ve Kız Meslek Lisesi olarak hizmet vermeye devam etmektedir.
Yarımbıyıkoğlu Evi
İlimiz merkezi Pazarkapı Mahallesinde Kundupoğlu sokaktadır. 2 katlı dış sofalı planlı bir evdir. Kötü onarımlarla süsleme özelliklerini yitirmiştir. Kitabesinden 1706 yılında yapıldığı anlaşılmaktadır.
Kundupoğlu Evi
İlimiz merkezi Pazarkapı Mahallesinde Yarımbıyıkoğlu evinin güneyinde yer alır. Sadece bir kısmı ayakta kalmıştır. Zamanında dış sofalı planlıydı. Bugün onarılan fevkani, üst oda alçı, ahşap oyma ve kalem işi süslemelere sahiptir. 18. yüzyıla tarihlenmektedir.
Çakıroğlu İsmail Ağa Konağı
Çakıroğlu İsmail Ağa tarafından Of ilçesi Sıraağaç (Çalek) köyünde inşa edilmiş olan konağın,1805 senesinde tamamlandığı tahmin edilmektedir. Yapımı 6 sene sürmüş, 40 usta çalışmıştır. Bina,
Karadeniz bölgesinin en büyük taş konağı olarak kabul ediliyor. Konağın zemin katı kesme taş olup, kış odası, kiler ve ambar burada yer almaktadır. Ahşap Bağdadi kaplamalı ikinci kattaki oda sayısı tam olarak bilinmemektedir. Çakırağa Konağı, 1979 yılında Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nce onarılarak günümüze kadar ulaşmıştır.
Ortahisar Evleri (Trabzon)
Eski Türk evlerini ön plana çıkartan en önemli unsur geleneksel mimari tarzındaki fonksiyonellik ve estetiktir. Bu evler bir yandan kentsel konumlarıyla diğer yandan mimarileriyle dikkate değerdirler. Eski Türk evleri yüzlerce yıllık bir süreçte oluşan Türk kent kültürünün günümüzde yaşamaya devam eden en önemli yapı taşlarıdır.
Orta Mahalle (Akçaabat)
Anadolu'nun kimi bölgeleri "Örnek Evler" niteliğini taşıyan yerleşme örnekleri açısından günümüze kadar önemli değişiklikler geçirmeden gelebilmiştir. Bu yerleşmeler arasında Akçaabat-Orta Mahalle Evleri Karadeniz Bölgesinde en önde gelenlerden birisi olarak sayılabilir.
Gülbahar Hatun Camii
İlimiz merkezinde yer almaktadır. Yavuz Sultan Selimin annesi Gülbahar Hatun’un hatırası için Orta Hisar’ın batısında, Zağnos Köprüsü’nün yakınında bir külliye içerisinde yapılmıştır. Külliyeden cami ile türbe günümüze gelebilmiş; imaret, medrese, hamam ve mektep yıkılmıştır. Mektebin yerine 1899 tarihinde bugünkü Gülbahar Hatun İlkokulu yapılmıştır Kaynaklar Gülbahar Hatun’un ölümünden sonra 1514 yılında yaptırıldığını göstermektedir. Caminin inşa kitabesi yoktur. Cami erken devir Osmanlı mimarisinde ayrı bir plan tipi oluşturan Zaviyeli Camiler grubuna girmektedir. Duvar işçiliği özenlidir. Pencereler, son cemaat mahali, kemerleri ve minarede koyu gri ve sarımsı beyaz taş kullanılmıştır. Caminin örtüsü kurşun kaplıdır. Mihrap mermerden yapılmıştır. Kenar bordürleri sade, tepeliği bitkisel süslemelidir. Beşgen niş mukarnaslı bir kavsara ile son bulur. Köşeliklerinde ikişer kabara (gülbezek) motifi yer alır. Minberde mermer olup sade bırakılmıştır. Caminin klasik dönem süslemeleri bozulmuştur. Bugünkü süslemeler son onarımlarda yapılmıştır. Avlusundaki şadırvan eskiden kubbe ile örtülüydü. Bu örtü son onarımlarla konik külaha dönüştürülmüştür.
Ortahisar Fatih Camii
İlimiz merkezinde yer almaktadır. Yapı Altınbaşlı Meryem Kilisesi Chrysokephalos olarak adlandırılmıştır. Yapımı 914 yılına kadar inmektedir. Bu yapının manastır içerisinde bazilikalı planlı olarak yapıldığı sanılmaktadır.
Araştırmacılar yapının 6 esas onarım devri geçirdiğini belirtmişlerdir. Üç nefli olan yapının apsisi içten yuvarlak dıştan çokgendir. Bir iç ve bir dış narteksi vardır. Kuzey girişi 14. Yüzyılda inşa edilmiştir. Merkezi kubbe pandantiflere oturur ve 12 köşeli yüksek bir kasnağa sahiptir. Zamanında şehrin başkilisesi, katedrali olduğu için yapının süslemesine önem verilmiştir. Freskler bugün sıvanmıştır. Bema duvarlarında ve zeminde opus sectile tarzında mozaik süsleme yer almaktadır. Fetihten sonra camiye çevrilmiş, Fatih Medresesi de yapıya bitişik olarak kurulmuştur. Türk devrinde caminin esas girişi kuzeye alınmış, güney duvarının ortasına bir mihrap yerleştirilmiş, minber konulmuş ve minare yapılmıştır. Mihrap taştan yapılmış olup, süsleme bakımından zengindir. Mihrabı çevreleyen geometrik geçmeli bordürler, mukarnaslı niş ve alındığındaki rozetler Selçuklu örneklerini hatırlatmaktadır. Ceviz ağacından yapılmış minber değerli bir sanat eseridir. Orta Hisar Camii’ne değişik zamanlarda nakışlı süslemeler yapılmış ve kitabeler konulmuştur. Mihrabın doğusundaki oda 1842 yılında kütüphane haline getirilmiş ve kapısı üzerine bir kitabe yerleştirilmiştir.
Yeni Cuma Camii
İlimiz merkezinde yer almaktadır. Trabzon’un kurtarıcı ve koruyucu azizi Eugenios’a ithaf edilmiştir. İlk kilisenin ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. Araştırmacılar ilk yapının bazilika olduğunu belirtmektedir. Ayrıca 1291 yılına ait bir kitabe bulunmuştur. Bugünkü yapının 14. Yüzyılda haç planlı olarak inşa edildiği muhtemeldir. Yapının bugün narteksi yoktur. Üç nefli ve üç apsislidir. Orta apsis içten yuvarlık dıştan beş köşelidir. Diğerleri içten at nalı, dıştan yuvarlaktır. Merkezi kubbe doğuda haç biçimli iki ayağa, batıda yuvarlak iki dorik sütuna pandantifler yardımıyla oturur. Yan neflerin üzeri tonozlarla örtülmüştür. Bu yapıda da fresk izleri ve zemin mozayiklerinin kalıntıları bulunmaktadır. Ayrıca orta apsisin dışında kartal ve güvercin kabartmalarına yer verilmiştir. Trabzon’un fethinden sonra camiye çevrilen yapıya kuzey giriş kısmı ile minare ilave edilmiştir. Büyük apsisten bir giriş daha açılmıştır. Taştan yapılan mihrap barok karakterlidir. Minberi ahşaptan yapılmış olup sade bırakılmıştır. Mahfilde iyi bir ahşap işçilik görülür. Bu ilavelerden başka caminin içinde çok değerli kalem işi süslemeler vardır. Pandantiflerin yazıları ünlü hattat Hafız Hasan Rıfat’ın eseridir. Kullanılan diğer kısımlardaki yazı ve nakışlar yenilenmiştir.
İskender Paşa Camii
İlimiz merkezinde Atatürk Alanında Belediye Binasının bitişiğinde yer almaktadır. Cami’nin avlusunda yer alan medresesi yıkılmış, batı tarafındaki mezarlık kaldırılmıştır. Burada sadece İskender Paşa’nın mezarı bırakılmıştır. Camiye değişik zamanlarda ilaveler yapılmış ve onarımlarla orijinalitesi bozulmuştur. Çok iyi bir taş işçiliğine sahiptir. Minare, tuğla ve renkli taşlarla almaşık tarzda yapılmıştır. Yapının esas planı İznik’teki Yeşil Camiye benzemektedir. Muhtemelen öndeki üç bölümlü olan son onarımlarla değiştirilmiş ve kırma çatı ile örtülmüştür. Son cemaat mahallinden ara bölüme girilir. Burası, yan duvarlarla ve güneyden iki sütuna oturan ortada bir kubbe, doğu ve batısındaki tonoz parçaları ile örtülmüştür. Harim kısmı pandantiflere oturan bir kubbeye sahiptir. Mihrab ve mimber mermerden yapılmıştır. 19. Yüzyıl barok süslemelerine sahiptir. Üzerlerinde iri yapraklı kıvrım dallı bordürler, kartuşlar bulunmaktadır. Caminin içerisinde kalem işi süslemeler de bulunmaktadır. Cami’nin H. 936, M.1529 tarihli inşa kitabesi cephedeki giriş kapısı üzerindedir. Ayrıca burada yapının bugünkü haline kavuştuğu 1882 yılı onarımına ait kitabe de bulunmaktadır.
Ahi Evren Dede Camii
Trabzon'a hakim Boztepe semtinde yapılmış olan caminin tarihi bilinmemektedir. Bununla beraber Şemsettin Sami’nin belirttiğine göre Sultan Orhan döneminde Ahi Evren’in bir derviş dergâhı inşa ettirdiği bunun da bugünkü cami ve türbenin yerinde olduğundan bahsetmektedir. Komplekse ait kesin bir bilgimiz yoktur. Burada aynı isimli bir cami inşa edildi. Ahi Evren Dede camisi Hacı Hakkı Baba'nın Abdulaziz döneminde H.1305 (1888) katkılarıyla tamir ettirilerek günümüze ulaştırılmıştır.
Hızırbey Camii
Bu eser ilimiz merkez Hızırbey mahallesinde yer almaktadır. Yapının ve mahallenin bu isimle anılması Trabzon'da valilik yapan Hızır Bey'den ötürüdür. Kare planlı olan yapı H.1213(1789/99) yılında yaptırılmıştır. Mimar Çetintaş'ın raporuna göre; camiinin hicri 1298(1880) senesinde halk tarafından yaptırıldığı söylenir ise de bu tarih tamir kitabesidir. Eser, 1970 yılında tamir ettirilmiştir. Daha sonra 1998-1999 yıllarında Camii avlusu düzenlenmiş ve bu günkü halini almıştır.
Çarşı Camii
Trabzon merkez Çarşı Mahallesi Kemeraltı Mevkiinde yer alır. Cami, uzun yıllar Trabzon’da valilik yapmış Hazinedarzade Osman Paşa tarafından H.1225, M.1839 yılında yaptırılmıştır. Caminin kurulduğu saha eğimli olduğu için kuzey cephesinde son cemaat mahallinin altına dükkanlar yerleştirilmiştir. Şehrin en büyük camisidir. Yapıda muntazam bir taş işçiliği göze çarpar. Örtüsü bütünüyle kurşunla kaplanmıştır. Kapı ve pencere silmelerinde barok süslemeli bordürler görülür. Cami, son cemaat mahalli ve harim kısmından meydana gelmekte ve altı istinatlı olarak planlanmış bulunmaktadır. Son cemaat mahalli üç bölümlü, kubbeli dört sütunun arasına yerleştirilen ince perde duvarlı ampir bir revaktan meydana gelmektedir.
Erdoğdu Bey Camii
Hicri 985 (M.1577) yılında Trabzon Valisi Erdoğdu Bey tarafından, kendi ismi ile anılan il merkezi Erdoğdu Mahallesi’nde yaptırılmıştır. Cami birçok onarım geçirmiş ve geniş ölçüde özelliklerini yitirmiştir. Son cemaat mahalli ile harimin girişindeki ahşap mahfiller üstten irtibatlıdır. Mihrap nişinin mukarnaslı bir kavsarası vardır. Köşeliklerde birer gül-bezek ile üst kısımda yazı kuşağı yer alır. Burada bulunan H.1317, (M.1899) tarihi caminin son onarımına aittir. Minber ahşap olup sade bırakılmıştır.
Tavanlı Camii
Trabzon’un tipik çatılı camilerinden birisidir. İlimiz merkezi Gazipaşa Mahallesinde yer alır. 1874 yılında Nemlizadeler tarafından yapılmıştır. Geniş bir haziresi vardır. Dikdörtgen planlı olan yapı son cemaat mahalli ve harim kısmından meydana gelmektedir. Kalın taş duvarlar özenli bir işçilik gösterir. Harimin giriş kısmı üzerinde ahşap mahfil yer almaktadır. Caminin aydınlatılması bütün cephelerdeki pencerelerle sağlanır. Taş mihrap bordürleri vazodan çıkan ağaçlar ve kıvrım dallarla kabartma olarak süslenmiştir. Minber sade tutulmuştur. Harimin ahşap tavanı da ortada göbeklidir.
Ahi Evren Dede Türbesi
İlimiz merkezi Boztepe’de bulunan Ahi Evren Dede Camii’nin bitişiğindedir. Kare planlı türbe, bir kubbe ile örtülüdür. H.1307 (1887-1888) yıllarında Hacı Hakkı Baba tarafından onartılan bu türbe günümüzdeki halini almıştır. Ahi Evren Dede’nin mezarının (türbe içinde) yanında Hacı Hakkı Baba ve oğullarının mezarı da yer alır.
Gülbaharhatun Türbesi
Büyük İmaret (Hatuniye) Camii’nin doğusunda yer alır. Yavuz Sultan Selim’ in annesi Gülbaharhatun için 1506 yılında yaptırılmıştır. Türbe iyi bir taş işçiliği gösterir. Sarımsı renkli kesme taşlardan inşa edilmiştir. Pencerelerinin tahfif (sağır) kemerlerinde olduğu gibi gri taşlar dekoratif olarak kullanılmıştır. Sekizgen planlı türbe gövde üzerinde yine sekizgen bir kasnağa sahiptir. Kubbe sekiz köşeli olup, kurşunla kaplanmıştır.
Emir Mehmet Türbesi
Eski kabak meydanında Trabzon Lisesinin güneyinde yer alır. Kitabesinden 1523 yılında Emir Mehmet için yaptırıldığı anlaşılmıştır. Ancak, yakınındaki Kadiri Tekkesi (Hatuncuk Camii) Şeyhi Osman Baba da 1877 yılında bu türbeye defnedilmiştir. Sekizgen Planlı türbe kesme taştan yapılmıştır. Girişi kuzeydoğudandır. Mevcut iki pencere doğu ve batıya açılmaktadır. Kapı ve pencereler sağır sivri kemerlere sahiptir. Kurşun kaplı kubbe sekizgen bir kasnak üzerine oturur.
Hamza Paşa (Açık Türbe) Türbesi
Küçük İmaret Mezarlığında Hamza Paşa Camisinin doğusunda yer alır. 18. yüzyıla tarihlenen altı köşeli baldaken bir türbedir. İçerisinde üç mezar bulunmaktadır. Bunlardan H.1148, M.1735 tarihli olan Hamza Paşaya aittir.
Santa Harabeleri
Santa Harabeleri bugünkü Dumanlı köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Santa Harabeleri 17. yy’dan beri dini, ticari ve kültürel önem taşıyan bir yerleşim yeri olmuş. 7 adet mahallesi vardır. Arsin-Araklı-Gümüşhane sınırları içindedir. Her mahalle tümüyle taştan inşa edilmiş tek katlı konutlar, taş cepheli 1 veya 2 kilise, her sokak başında 1 çeşme vardır. Tarihi eserler yönünden zengin olan Santa doğal konumları itibariyle de yayla özelliği taşımaktadır.
Taşhan
Osmanlı dönemi avlulu, iki şehir hanlarının güzel bir örneğidir. Kaynaklara göre 1531-1533 yılları arasında Trabzon Valisi İskenderpaşa tarafından yaptırılmıştır. Muhtelif zamanda yapılan onarımlarla günümüze gelmiştir. Kuzey çephesine geç devir dükkanları eklenmiştir. Duvarlar düzgün yontu taştan yapılmıştır. Revak kemerleri ve tonoz örtü tuğladır. Önceleri alaturka kiremit kaplı çatısı 1980 yılındaki onarımda beton mozaik olarak değiştirilmiştir.
Vakıf Han (Gön Han, Attar Han)
Bedestenin kuzey batısında yer alır. Üç katlı avlulu bir handır. Birlikte inşa edildiği güneydoğu kısmındaki caminin şadırvanı üzerindeki kitabeye göre Hicri 1196 Miladi 1781 yılında Hacı Yahya adında bir hayırsever tarafından yaptırılmıştır. Zemin katın esas girişi doğudandır. Açık avluyu revak ve arkasındaki odalar çevirir. Birinci katın girişi güneydedir. Bu katta cephede dört dükkân, şadırvan ve caminin giriş kapısı bulunmaktadır. Avlu etrafında sıralanan odalar farklı büyüklüktedir. Kuzeyde orta kısımda bir eyvan yer alır. İkinci katta revaklı avlu odaları ve cami bulunmaktadır. Bu caminin güneydoğu köşesindeki minaresi yıkılmıştır.
Alaca Han
Bakırcılar Semtinde avlulu üç katlı bir handır. Kesin yapılış tarihi bilinmemektedir. Yakınındaki Alaca Hamam ile birlikte 18. yüzyıla tarihlenmektedir. Bütünüyle dikdörtgen planlı han iyi bir taş işçiliği gösterir. Örtüsü alaturka kiremittir. Bütün cepheleri yapılarla kapatılmıştır. Ana giriş kapısı batı tarafta cephenin ortasındadır. Revak’lı avlunun çevresinde odalar sıralanmıştır. Zemin katta depolar, 1 ve 2. katlarda odalar yer almaktadır.
Sekiz Direkli Hamam
Pazarkapı mahallesinde yer alır. Trabzon Belediyesince onarılmış kuzeyindeki soyunmalı kısmı yeniden yapılmıştır. Soyunmalığın güney köşesinden soğukluğa girilir. Sıcaklık bölümü kare planlıdır. Köşelere yerleştirilmiş duvar yükseklikleri 2.5 m olan dört halveti vardır. Ortada sekizgen göbek taşı ve etrafında yuvarlak kemerlerle birbirine bağlanan sekiz sütün sekizgen planlı kubbemsi bir tonozu taşır. Bu tonozla yan duvarlar arasındaki boşluk çepeçevre beşik tonozla örtülmüştür. Hamamın tarihlendirilmesi tartışmalıdır. Bazı kaynaklarca Selçuklu Hamamı olarak adlandırılır. Yapının mimari özelliklerinden dolayı 18. yüzyıla tarihlendirilmesi gerekir düşüncesindeyiz.
Paşa Hamamı
Çarşı Camisinin güneyinde yer alan bir çifte hamamdır. İskenderpaşa’ nın vakıfları arasında adı geçmektedir. 1521-1533 yılları arasında yapılmış olmalıdır. Erkekler kısmı batı tarafındadır. Bu kısım soyunmalık, soğukluk ve dikdörtgen planlı sıcaklıktan meydana gelir. Kadınlar kısmı da soyunmalık, soğukluk ve iki hücreden ibaret sıcaklıktan oluşmaktadır.
Meydan Hamamı
19. yüzyılın sonlarında kazazedeler tarafından yaptırılmış bir çifte hamamdır. Erkekler bölümü doğudadır. Soyunmalık kısmı orijinalliğini korur. Soğukluktan sonra ılıklığa girilir. Sıcaklık kısmında dört eyvanlı köşe hücreli plan uygulanmıştır. Yalnız doğudaki halvetlerin duvarları yapılmamıştır. Kadınlar bölümü kuzey-güney doğrultusunda uzanır. Soyunmalık soğukluk ve sıcaklık kısımlarından meydana gelir. Sıcaklık haçvari dört eyvanlı köşe hücreli plana sahiptir.
Zağnospaşa Köprüsü
Zindan Kapı ile İmaret Kapısını birbirine bağlar, üst üste kemerli iki gözü olan bir köprüdür. Tarihi kaynaklar bunun yerinde iner kalkar ahşap bir köprünün varlığından söz ederler. Bununla birlikte köprü ayaklarında Roma ve Bizans işçiliği görülmektedir. Araştırmacılar köprüde dört yapı evresi tespit etmişlerdir. 15.yüzyılda Zağnos Paşa’nın onarımından sonra da köprü elden geçirilmiştir.
Tabakhane Köprüsü
Ortahisar'ın doğusunda Kuzgun Dere üzerinde kurulmuştur. Birçok onarım ve genişletme ile günümüze gelebilmiştir. İlk kuruluşu Roma dönemine l. yüzyıla kadar inmektedir. Evliya Çelebi köprünün Karakoyunluların yapısı olduğunu yazar. Bugünkü haliyle Osmanlı yapısıdır ve son şekline 19.yüzyılda kavuşmuştur.
Değirmendere Köprüsü
1891 tarihinde Nemlizadeler tarafından yaptırılmış dört gözlü bir köprüdür. Ayrıca batı tarafında birde tahliye kemeri bulunur.
Abdullah Paşa Çeşmesi
Zağnospaşa Kulesinin doğu girişinde yer alır. Çeşme, zamanında bugünkü Taksim Meydanındaki su makseminin önünde inşa edilmişti. Caddeler genişletilirken sökülüp atılmış sonradan bugünkü yerine yerleştirilmiştir. Çeşme, Trabzon Valisi Haznedarzade Abdullahpaşa tarafından 1844 yılında mermerden yaptırılmıştır. Dikdörtgen formlu cephe ampir üslupta bir yapıdır. Düz sütuncelerle sınırlandırılmış birkaç kademeli saçak ve süslemeli taç kısmından meydana gelmektedir. Lüle yeri stilize hayat ağacı motiflidir. Üst köşelerde rozetler vardır. Aynalık kısmının üzerinde dokuz satır halinde 18 beyitten oluşan farsça kitabesi bulunmaktadır. Ampir üsluptaki çeşmelerin güzel örneklerinden birisidir.
Abdülhamit Çeşmesi
İskender Paşa Mahallesi’ndedir. 1891’de yapılmıştır. Yivli sütunlarla dört bölüme ayrılmış dikdörtgen biçimlidir. Sütun başlık ve tabanları akantus yapraklarıyla bezelidir. Saçağın üstünde Sultan Abdülhamit’in tuğrası vardır.
İmaret Deresi Su Kemeri
Trabzon Kalesi’nin batı yamacındaki İmaret Deresi üstündedir. 6. yüzyılda Iustinianus tarafından yaptırılmıştır. Daha sonra çeşitli onarımlar geçirmiştir. Günümüzdeki su kemeri 13. yüzyıl yapısıdır. Kesme taştan 30 m. uzunluğunda, 7 m. yüksekliğindeki köprü, beş gözlüdür. Çevresindeki kayalıklarda su getiren künkler görülebilir.
Kuzgundere Su Kemeri
Kalenin doğusundaki Kuzgundere üstüne kurulmuştur. 13. yüzyıl yapısıdır. Kesme ve moloz taştan yapılmış, 8 m. uzunluğunda, 6 m. yüksekliğindeki kemer “İnce Köprü” adıyla bilinir.
Kavaklı Su Kemeri
Yenicuma Mahallesi’nde olup, 13. yüzyıla tarihlenmektedir. Kesme ve moloz taştan yapı 20 m. uzunluğunda 7 m. yüksekliğindedir.